Pazartesi, Eylül 17, 2012

The Incredible Shrinking Man (1957)

Sırasıyla önce böcek ilacı, sonra da radyasyona maruz kalmak gibi akıl almaz bir sebeple küçülmeye başlayan Scott Carey'in hazin hikayesi.
Giderek küçülen Carey, bilim adamlarının getirebildiği tek çözümün etkisi de kalıcı olmayınca, giderek umutsuz bir mücadeleye dalar.
Şartları ağırlaştıkça hayata daha çok tutunan Carey'in verdiği akıl almaz mücadelenin finalde dini bir aydınlanma ile çözüldüğünü görürüz.
İlk okumada bir macera filmi, ki evin kedisiyle, özellikle de bodrumdaki örümcekle mücadelesi, değme uzay filminin marslılarından kat be kat iyidir!
Az daha kurcalayınca bilim / din ikiliği, en yakınlarından destek görememesi filan var. Karısının abisi ile evi terketmesi manidar.
Finale dönersek, boyu küçüldükçe boyundan büyük laflar etme oranı artan Carey'nin örümcekten nefret etmediğini söylemesi, sonradan korkularından tamamen sıyrılması, Tanrı'nın gözünde yarattıklarının büyüklüğünün hiçbir önemi olmadığına inanışı, konuşmasını, ve filmi de , "I Exist" diye bitirmesi, pratikte bize bir şey katmasa da, filme yakışan tek final olmuş. 
Filmin meşhur afişinin yanıltıcı olması dikkatimi çekti: Örümcek ile mücadelesi öyle kitap ciltleri üzerinden filan değil filmde. Bodrumda, bayat bir ekmek için daha çetin şartlarda bir mücadele izliyoruz.
Yazar Richard Matheson. Senaryo da kendisine ait. Yazarı "Ben, Efsane" ile biliyoruz. Ben, Efsane'yi çoğumuz 2007 yapımı Will Smith'li uyarlamadan biliyor. Bazılarımız aynı romanın Charlton Heston'lu 1971 tarihli uyarlaması The Omega Man'i, hatta Vincent Price'lı 1964 yapımı The Last Man on Earth'ü biliyordur.
Romana gelince, İthaki'nin "Ben, Efsane" isimli baskısından çok evvel, Afif Yesari çevirisi ile Milliyet Kara Dizi'deki yerini almıştı: http://www.cinairoman.com/seriler.php?d=1,16,243&item=12216

8/10

Hiç yorum yok: